Farklı bir kitap

Zeynep Şirin Özoğlu
(Okuyucu)

Romanı elime aldığımda önceki dönemde yaşamış birinin 200 sayfadan fazla nasıl bir biyografisi olur diye merak ediyordum. Roman askeri bir kişilik üzerinden tarihi olaylarla kurgulanmış.

Romanı okuduğumda ilk göze çarpan şey sizi içine çekiyor olması ve o tarihi anları yaşamışsınız ya da o anda yaşıyormuşsunuz hissine kapılmanız. Bir kere şunu söylemeliyim ki, kitapta birden fazla tarihi olay var. Neredeyse tarih kitabına yakın ama hepsi hikayeleştirilerek anlatıldığı için roman şekline dönüşmüş ve bunda da gayet başarılı olmuş yazar.

Roman denemeleri olan biri olarak anlatım diline ve sadeliğine bayıldım. Hiç tekrara düşülmediği için de her sayfasını aynı tatta okuyorsunuz. Dediğim gibi çok tarihi olay var. Mesela ben Bab-ı Ali baskınını bu kadar net gereksiz detay ve siyasi bakış açısına yer vermeden ilk kez bu kitapta okudum. Bilmediğim ve bilmediğime şaşırdığım bazı isimlerin o gün nasıl bir psikoloji içinde olduğunu buradaki kısa anlatımla hissedebildim. Çatalca baskını ve sonuçları net ifade edilmiş. Sarıkamış ile ilgili bölüm çok çarpıcı ve hüzün dolu. Örneğin Sivas kongresi günlerini sanki oradaymışsınız ve siz takip ediyormuşsunuz gibi heyecanlanıyorsunuz. Ayrıntılar ve detaylar tarih kitaplarında bulamayacağınız türden.

Kitabın kısa bir özetini çıkarmak, içinde birden fazla tarihi olayı içinde barındırdığı için imkansız. Tarih yazanlar genellikle kendi ideolojileri çerçevesinde konuyu ele alırlar ve sizi kitabın sonunda kendi görmek istedikleri yere getirirler. Ben çoğu ünlü yazarın tarihle ilgili kitaplarını okuduğumda çok sık Google’a başvurmak zorunda kaldığımı biliyorum ve anlatılanların aslında çok farklı şekilde geliştiğini okuyorum.

Rütbesi Türk bu anlamda sizi yazarın istediği ideolojiye götürmüyor. Kitapta en dikkat çekici yerlerden biri Cumhuriyet devrimleri ile ilgili bölümler. Roman kahramanı Gazi Seyit Mehmet’in üzerinden devrimlerin neredeyse tamamının halka olan yansıması çok taraflı olarak yansıtılmış. Karşıt görüşlerin ikisine de yer yer diyaloglarla verilmiş ve çıkarım ustalıkla okuyucuya bırakılmış.

Gazi Seyit Mehmet’in sivil yaşantısı tam bir Anadolu insanların günlük yaşantılarından sosyal, kültürel, kimi zaman etnik ve sosyolojik pasajlar barındırıyor. Dedelerimizden ninelerimizden dinlediğimiz dönemleri kitabın içinde siz yaşıyorsunuz. Kendinizi Gazi Seyit Mehmet’in komşusu yahut hane halkından biri gibi hissediyorsunuz. Bugün marketlerden aldığımız un, bulgur vs gibi gıdaların o tarihlerde nasıl karşılandığından tutun, komşuluk ilişkileri, toplumsal davranışlar ve yine toplumun sosyolojik bakış açısı kitapta terzi ustalığı ile roman kahramanının ve etrafındakilerin üzerine giydirilmiş. Batı toplumları ile Anadolu toplumu arasındaki nüanslar farkında olup yazıya dökülmemiş hikayelerle gözler önüne serilmiş.

Kitap düşünsel bağ olarak başlangıcından bitişine kadar bir bütünlük arz ediyor. Özellikle birinci dünya savaşından sonraki tarihi gelişimin kitaba yedirilmiş olması size dönüp araştırmanız gereken soru işaretleri bırakmamış.

Kitap içinde coşku, sevinç, üzüntü ve hüznü birlikte barındırıyor. Etkileyici yerlerin çok fazla olması, içinde çok fazla hikayeyi barınması sıkılmanızın ve kitabı elinizden bırakmanızın önüne geçiyor. İlerleyen her bölümde yeni bir sürprizle okuyucu adeta kitaba bağlanıyor. Sonunu merak ettiğiniz ve elinizden bırakmadığınız çok fazla hikayeyi barındırıyor. (Yazarlık dersleri aldığım dönemde bize konudan sapmamak için her gelişmenin oluşturduğumuz hikaye etrafında ilerlemesi gerektiği öğretilmişti. Bu kitap o söylenenlerin tam zıttı olarak kitaplığımda yerini aldı. Bir romanın içinde de sürükleyici bağımsız gibi görünse de kitabın ana fikrine ve felsefesine uygun bu kadar çok hikayeyi barındırması da mümkünmüş.)

Son söz şunu söyleyebilirim; kitap sizi diyaloglarla boğmadığı gibi yazarın anlatımı ile de sıkmıyor. Kitabın değişik bir formatı var ve okuduğunuz anda yaşanıyormuş gibi bir durumla karşılaşıyorsunuz. Güzel olanı da kitaptaki hikayeleri okuyucu istediği gibi o an gözünde canlandırabiliyor. Kitabın içinde oynayan bir filmi seyreder gibisiniz. Bitirdiğinizde başa dönme hissi uyandırması da bundan olsa gerektir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.