60’LI YILLARDA BİSİKLETLERİN RUHSATI VE OTOMOBİL KADAR VERGİSİ VARDI

Sivaslı Gazeteci Yazar Aydın Deliktaş’ın tozlu raflar arasından bulup çıkarttığını rahmetli babası Aydın Deliktaş’a ait bazı belgeler tarihe ışık tuttu. Yaklaşık 60 yıllık belgeler içerisinde en ilginci 1963 yılında düzenlenen bisiklet ruhsatı. Yarım asırdan daha eski olan bisiklet ruhsatı bize, o dönem bisikletlerinde ruhsatlandırıldığı, 4 ayda bir bisikletlerin muayenesinin yapıldığını ve 4 ayda bir bisiklet kullanım harcı alındığını gösterdi. 1963 yılında 5 lira olan bisiklet harcı o dönemli dolar kuru ile kıyaslandığında günümüzde yaklaşık 350 TL yapıyor.

Bisikletlerin otomobil gibi plakaları vardı

Aydın Deliktaş yaklaşık 60 yıl önce vefat etmiş olan babasına ait bisikletin otomobiller gibi plakası da bulunduğunu belirtip, “Rahmetli babamın bir takım belgeleri vardı onları çıkardım. Trafik ruhsatı, avcılık belgesi gibi belgeler ancak bu bisiklet ruhsatı çok ilgimi çekti. 1963 yılında bir bisiklet almış, Sivas Emniyet Müdürlüğü trafik şubesi trafik ruhsatı çıkarmış, Bisikletlere Mahsus Ruhsatname adı altında ve 58 AD 308 şeklinde bir plaka vermiş ve o tarihten sonrada 1967 yılına kadar her 4 ayda bir, 1967’den sonrada 6 ayda bir fenni muayenesini yapmış” dedi.

Annesi ile bisikletle gezerdi

Deliktaş, babası ile annesinin bu bisikletle gezdiğini hatırlarken geçirdikleri birkaç kazadan dolayı yaşanan kısıtlamadan şu sözlerle bahsetti:
“Burada ilginç olan şu, rahmetli babam bisiklete biner annemi de arkasına alır gezdirirdi. Muhtemelen bu şekilde kazalar artmış olacak ki bir düzeltme yapmışlar. İstiap hakkı 1 kişi olarak yazıyor. Yani fazladan bir kişi daha oturabilir bunu iptal etmişler, mühürlemişler istiap hakkı yok yazmışlar. Şu da çok ilginç her 4 ayda bir muayene yapılmış ama 5 lira para ödenmiş muayene için. 1960’lı yıllarda 1 Dolar 9 Lira. Bugünün parasıyla çarptığımız zaman bisikletten 4 ayda 1, yaklaşık 350 lira gibi bir muayene parası alınmış. Bu da benim ilgimi çekti, çıkarttım, saklıyorum hatıra olarak.”

En son 80’lerde gördü

Tesadüfen bulduğu ruhsata ait bisikleti en son 80’li yıllarda gördüğünü söyleyen Deliktaş, “Bisikleti hatırlıyorum, önüne minder koyar beni gezdirirdi. İşine sürekli o bisiklet ile girip gelirdi. O yıllarda en önemli ulaşım aracı bisikletti, dar gelirli vatandaşın tek binek aracı bisikletti. Mavi renkliydi, hatırlıyorum. 80’li yılların başına kadar o bisiklet evimizin bahçesindeydi. Kullanılmıyor olsa bile onun trafikten düşürülmesi gerekiyordu ve bunu yapmamıştı babam. Bu nedenle o bisikleti çok uzun süre sakladık ve nihayetinde bisikletlerle ilgili bu kanun ortadan kalkınca, trafiğe götürüp yeniden trafikten düşürmeye gerek kalmadı. Bu bisikleti en son 80’li yıllarda gördüm. Evimiz değişti, insanlar taşındı, babam rahmetli oldu muhtemelen bir hurdacıya satılmıştır” şeklinde konuştu. İHA

Büyük Sivas Haber

CÜ’de “Gazeteciliğe giriş” konulu söyleşi

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde düzenlenen “Gazeteciliğe giriş” konulu söyleşiye, Gazeteci&Yazar Aydın Deliktaş ile Gazetesi Kemal Çağlayan katıldı…

SİVAS (AA) – Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde “Gazeteciliğe giriş” konulu söyleşi düzenlendi.

Sivas Gazeteciler Cemiyeti Kurucu Başkanı Gazeteci-Yazar Aydın Deliktaş, İletişim Fakültesi Konferans Salonu’ndaki programda yaptığı konuşmada, gazeteciliğin çok kutsal bir meslek olduğunu ve fedakarlık gerektirdiğini söyledi.

Deliktaş, bu mesleğin daha çok usta çırak ilişkisiyle yapıldığını ifade ederek, iletişim fakültesi mezunlarının kendilerini yetiştirmelerinin çok önemli olduğunu söyledi.

Deliktaş, öğrencilerin her bir bilgi kırıntısı için hocalarını ve medya çalışanlarını zorlamalarını gerektiğini dile getirerek, “Gazetecilikte en önemli şeylerden biri de dile hakim olmak ve Türkçe’yi çok iyi kullanmaktır. İster yerel gazetede ister yaygın basında çalışın, sizde bakılacak ilk şey nasıl haber yazdığınız değil Türkçe’yi nasıl kullandığınızdır. Bunun için de bol bol kitap, dergi, gazete okuyun” dedi.

Gazeteci Kemal Çağlayan ise mesleğe girecek öğrencilere tavsiyelerde de bulunarak, dünya ve Türkiye’de ulusal ve yerel basının önemine değindi.

Basının dördüncü güç olduğunu ifade eden Çağlayan, “Gazeteler halkın sözcüsüdür. Yerel gazeteler kentin kültürüne sahip çıkarlar ve o yörenin bir parçasıdır. Yerel basın yerel yönetimlerin aynasıdır ve siyasi konularda halkı bilgilendirmektedir. Yerel basın ulusal basının can damarıdır ve yerel basına her zaman ihtiyaç vardır. Yerel basın olmasaydı ulusal basın Anadolu’daki haberlerden bihaber olabilirdi” diye konuştu.

Meslekte mektepli olmanın önemli olduğunu vurgulayan Çağlayan, yerel basının ve çalışanlarının sorunlarına da değindi.

Söyleşinin sonunda İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Erol, Deliktaş ve Çağlayan’a teşekkür belgesi verdi.

(20.11.2014/AA)

Rütbesi Türk, Hayat Ağacı’nda…

Hayat Ağacı Dergisi 38. sayı…

Sivas’ın yayıncılıkta en önemli markası haline gelen Hayat Ağacı Dergisi’nin 38. sayısı okuyucusuyla buluştu. Birbirinden ilginç ve güzel konuların kaleme alındığı dergide Rütbesi Türk’ün tanıtımı şu ifadelerle yer buldu:

Sivas’ın maruf simalarından Gazeteci Aydın Deliktaş tarafından yazılan Rütbesi Türk adlı eser, belge niteliğinde fotoğraflarla desteklenen biyografik roman niteliğinde. Devrin sosyal hayatı roman fonunda ayrıca ele alınmış. Yazar, eseri hakkında şunları söylüyor:
“Kahramanımız Çatalca Savaşı’nda önemli inisiyatif almış, burada gazi olduktan sonra rütbe alarak üsteğmen ve yüzbaşılığa kadar yükselmiş önemli bir asker. Sarıkamış Harekatı’nda ayaklarının donması sonucu sol ayak parmakları kesilmesine rağmen aynı rütbe ile görevini sürdürmüş bir kahraman. Ancak onun emekliliğinden vefatına kadar yaşadıkları son derece hazin. Cumhuriyet’e bu derece bağlı Gazi’miz uğradığı büyük haksızlıklarla tek başına mücadele etmesine rağmen hukuken kazanamamış. Aslında kitabın konularından tek bir tanesi bile başlı başına kitap yazacak kadar değerli. Önsözde de belirttiğim gibi bu kitap Türk olmayı coşkulu biçimde omuzlarında taşıyan her memleket evladının anasına Seyit Mehmet’e bir saygı duruşu.”

Sivas Hizmet Vakfı adına derginin sahipliğini yürüten Sayın Valimiz Salih Ayhan’a, Genel Yayın Yönetmenliğini üstlenen Mehmet Şarkışla hocama ve Yazı İşleri Müdürü Ahmet Caniklioğlu’na sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Gazeteci Aydın Deliktaş’ın ‘Rütbesi Türk’ kitabı yayımlandı

SİVAS, (DHA)- OSMANLI’nın son dönemi ile Türkiye’nin ilk kuruluş yıllarında yaşayan Sivaslı bir gazinin hayat hikayesinin konu alındığı ‘Rütbesi Türk’ isimli kitap yayımlandı. Gazeteci Aydın Deliktaş’ın kaleme aldığı kitapta, iki kez gazi olan Yüzbaşı Seyit Ahmet Öktem’in, emeklilik döneminde yaşadığı haksızlıklar anlatılıyor.

Gazeteci Aydın Deliktaş’ın ilk kitabı olan ‘Rütbesi Türk’, bir gazinin hayatını belgelere dayalı olarak anlatıyor. Abide yayınlarından çıkan kitap ayrıca 1893 ile 1942 yılları arasında Sivas’taki günlük hayattan da paragraflar barındırıyor. Toplam 208 sayfadan oluşan kitapla ilgili bilgiler veren Gazeteci Aydın Deliktaş, çoğunluğu Sivas’ta geçmiş olan bir yaşam öyküsünü, objektif bir şekilde ve hikayeleştirerek kaleme aldığını söyledi. Askeri alanda önemli başarılara imza atan ve iki kez farklı savaşlarda gazi olan Yüzbaşı Seyit Mehmet Öktem’in yaşantısının emeklilik döneminde uğradığı haksızlıkları aile bireylerinin anlatımı ile kaleme aldığını belirten Deliktaş, “Kahramanımız Çatalca Savaşı’nda önemli bir inisiyatif almış, burada gazi olduktan sonra yüzbaşılığa kadar yükselmiş önemli bir asker. Sarıkamış harekâtında ise ayaklarının donması sonucu sol ayak parmakları kesilmesine rağmen, aynı rütbe ile görevini sürdürmüş bir kahraman. Ancak onun emekliliğinden vefatına kadar yaşadıkları son derece hazin. Cumhuriyete son derece bağlı bu gazimiz, uğradığı büyük haksızlıklarla tek başına mücadele etmesine rağmen, hukuken kazanamamış bir gazi. Aslında kitabın konularından tek bir tanesi bile başlı başına kitap yazılacak kadar değerli. Önsözde de belirttiğim gibi bu kitap, Türk olmayı coşkulu biçimde omuzlarında taşıyan her memleket evladının anısında Seyit Mehmet’e bir saygı duruşu” dedi.

Kitap çalışmalarına 2016 yılında başladığını ve 2017 yılında torunu Seyit Ayhan Öktem’in de aracılığı ile belge toplamaya başladığını belirten Gazeteci Deliktaş, “Bu kitapta benim kadar en az torununun da katkısı ve emeği var. Ayrıca hayatta olan kızı Sıddıka Öktem (Demirkol) Hanımefendi’nin hafızasında tazeliğini koruyan tüm anıları, bana ışık oldu ve yol gösterdi. Sayısız yazışmanın ardından bize ulaşan resmî belgelerin büyük çoğunluğu Osmanlıca olduğu için bu konuda da imdadımıza Prof. Dr. Recep Toparlı yetişti ve Türkçe’ye çevirdi. En önemli desteklerden birini de Sayın Ahmet Necip Günaydın’dan gördüm. Onlara ve destek olan herkese teşekkür ediyorum. Kitap gerek anlatımımız, gerekse belgelerimiz ile bir döneme ışık tutacağı gibi Milli Mücadele’nin unutulup gitmiş sayısız kahramanının hayatlarının ne kadar araştırmaya değer olduğunu da gözler önüne serecektir” diye konuştu.

Gazeteci Deliktaş, çok farklı bir konuda yine Sivas’ta yüz yıl önce yaşanmış bir hadiseyi anlatacağı ikinci kitabının hazırlıklarına başladığını da ifade etti.

Canlı Tanıkları Madımak’ı Anlattı

Türkiye’nin 7 bölgesinden haftanın her günü canlı yayın yapan kısa adı TİMEF olan Tüm İletişim ve Medya Federasyonu Dijital TV platformunda 27 yıl önce Sivas’ta yaşanan Madımak katliamının canlı tanığı gazeteciler yaşadıklarını anlattı.
TİMEF Dijital TV her gün Türkiye’nin farklı bölgelerinden canlı yayınlarını sürdürüyor. Erzurum’dan Gazeteci-Yazar Macit Gürbüz’ün moderatörlüğünde dün geceki canlı yayına iki önemli konuk katıldı.
2 Temmuz 1993 yılında Sivas’ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında başlayan olaylar sonrası Madımak Oteli’nin yakılmasıyla 37 kişi hayatını kaybetmişti. Gazeteci-Yazar Macit GÜRBÜZ moderatörlüğünde gerçekleştirilen programa Gazeteci – Yazar ‘2 Temmuz 1993 SİVAS’ Kitabının Yazarı sosyolog Soner Doğan ve Gazeteci – Yazar Sivas Gazeteciler Cemiyeti Kurucu Başkanı ‘Rütbesi Türk’ kitabının Yazarı Aydın Deliktaş katıldı.
Kaosa ve iç Savaşa Müsait Bir Ortam Yaratılmaya Çalışıldı
Sivas Gazeteciler Cemiyeti Kurucu Başkanı gazeteci Aydın Deliktaş, göz ve objektif tanıklığı yaptığı olayla ilgili şunları söyledi, “Pir Sultan Abdal Şenlikleri o günlerde Sivas için çok büyük organizasyondu. Bir taraftan şenlik organizasyonu sürerken bir yandan da o provokatörler en başından itibaren olayları yaratacak zemini hazırlamanın mücadelesine giriştiler. Burada Aziz Nesin bir anlamda hedef tahtasına oturtuldu ama tam anlamıyla hedef Aziz Nesin değildi. İç savaş, iç çatışma planları da yapılıyordu. Çok şükür bu tuzağa kimse düşmedi. Sivas’ta düzenlenen şenliklere şehir dışından otobüslerle çok insan geldi. Şenlikleri izlemeye gelenlerin yanı sıra şenliklerle alakası olmayan insanlar da şehre geldi. Bir gün öncesinden başlayan hazırlıklar Cuma Namazı çıkışında zirve yaptı ve şenliğe dışarıdan gelen yazarlara karşı kışkırtma çalışmaları yapıldı. Müdahalede yetersiz kalındı. Kaosa müsait, iç savaşa müsait bir ortam yaratılmaya çalışıldı. Valilik önünde dağıtılmayan kalabalık giderek arttı ve hedef olarak Kültür Merkezi seçildi. Bu izinsiz gösteriler, tepkiler polis tarafından engellenmedi. Valilikten emir gelmediği söylendi. Yetkililer olaylar devam ederken şair, yazar ve ozanları da bir koruma altına ya da şehirden uzaklaştırma gibi bir çalışma içerisinde de olmadılar”.
“Sadece 37 Can Ölmedi, Sivas Öldü, Türkiye Öldü, İnsanlık Öldü”
Olayların diğer canlı tanığı gazeteci – yazar- Sosyolog Soner Doğan da Sivas’ın özel olarak seçildiğini ifade ederek, “Sivas jeopolitik olarak Türkiye’de çok önemli bir konuma sahip. Özellikle Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e geçişte merkezi teşkil eden bir fiziki konumu var. Sivas, tarihe baktığımız zaman Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinde de aynı özelliği göstermiş bir şehir. Cumhuriyet dönemine baktığımızda Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetin temelini burada attık sözü de Sivas’ın önemini gösteriyor. Sivas öyle bir dönemde seçildi ve bu istenmeyen olaylara zemin hazırlandı. Koalisyon hükümeti döneminde yaşanan bu olaylarda şehirde idarecilere bakıldığında kutuplaşmalar da vardı. Şenlikler her yıl lokal olarak kutlanırdı ancak olayların yaşandığı yıl Sivas’ta geniş katılımla yapıldı. Yaşanan bu olaylarda sadece 37 can ölmedi, Sivas öldü, Türkiye öldü, insanlık öldü. Bu nedenle o Kara leke hep kalacak” diye konuştu.
Programın tamamını aşağıdaki linklerden izleyebilirsiniz

https://youtu.be/mvfQiArsmbs
https://youtu.be/YhQCspOhebk