Değişmeyen kafa!

Macit Gürbüz
Gazeteci&Yazar

RÜTBESİ TÜRK!
Ne güzel bir rütbe, ne muhteşem bir ifade.

Sivaslı Gazi Kıdemli Yüzbaşı Seyit Mehmet Öktem’in hayranı olduğu Gazi Mustafa Kemal Paşa da, “En büyük fahrim (onurum) Türk olmaklığımdır” dememiş miydi?

Gazeteci dostum Sayın Aydın Deliktaş’ın kaleme aldığı Rütbesi Türk adlı tarihi romanı okuyalı uzun zaman oldu.

Hep bir şeyler yazarak kalemine naçizane kuvvet olmak istemiştim.

Bugüne kısmetmiş.

Kuyumcu titizliği ile hazırlanmış; belge, fotoğraf ve arşiv kayıtları ile berkitilmiş ve yakın tarihimiz didik didik edilerek kaleme alınmış, hüzün veren bu romanı ardı ardına boğazıma dizilen düğümlerle okudum.

Sevgili Aydın ile canlı yayın yaparken, “Bu ülkede ne yazık ki bazı şeyler hiç değişmiyor” demiştim, bu ülke için terörle mücadele ederken uzuvlarını kaybeden, ardından takılan protezlerin parasını isteyen devlete çöreklenmiş kansızları haber yaptığım o anları hatırladım.

Değişmeyen aslında bu kafa.

Seyit Mehmet Öktem’in 60 lira olan maaşını 6 liraya indiren işte bu kafa.
Onu açlığa ve sefalete mahkum eden işte bu işgüzar kişiliksizler.

Lütfen bu kitabı öncelikli okunacaklar listesine alın ve sindire sindire okuyun.
Israrla öneriyorum.

Kimse unutmasın ki, bütün rütbe ve kazanımlarımızı elimizden alsalar da, bize Türk rütbesi yeter.

O rütbemizi de kimse alamaz bizden, çünkü o rütbe yüreğimizde.
Atatürk’ümüz gibi en büyük fahrimiz de budur.

Eline sağlık sevgili Aydın, lütfen yazmaya devam et, bu ülkede o kadar çok Gazi Kıdemli Yüzbaşı Seyit Mehmet Öktem var ki, soyadı gibi onuruyla mücadele etmiş, rütbeleri alınsa da Türk kalmış ve Türk ölmüş.

Mezar taşındaki yazıdan dahi rahatsız olanlara inat yaz lütfen.
Bu ülkede kirli siyaset elbet birgün son bulacak.

Biz görmeyiz belki ama çoluk çocuğumuz, olmadı torunlarımız görecek eminim.

Teşekkürler, kalemine sağlık…

Yakın tarihimiz

Tuncay Alkiraz
Sınıf öğretmeni

Okuduğu bir masal, bir öyküdeki karakterin; yahut izlediği bir dizideki karakterin; düştüğü zor duruma üzülür, uğradığı haksızlığa içten içe öfke duyar ya insan… Bu üzüntü ve öfkeye sebep olan durum sanal bir kurgudan ibarettir aslında.

“Rütbesi Türk” romanında: Yakın tarihimizin gerçekleri esarete mahkum edilmek istenen bir milletin, bağımsızlık için verdiği şan şeref dolu mücadelesi, akıcı, etkileyici bir üslup ve sade bir dil ile anlatılmış. Manda ve himayeyi reddeden, şan şeref dolu o mücadelenin kahramanlarından birinin “Gazi Kıdemli Yüzbaşı Seyit Mehmet Öktem” hayatı, vatan için yaptıklarını, feda ettiklerini, azmini, sabrını… Tüm bunların sonunda o kahramana reva görülenleri… Onur dolu bir hayatın, kederli bir hayata dönüşümü, o keder içinde sona ermesi. Kader diyerek geçiştirilemeyecek, en hafif bir “İnsanlık ayıbı”…

Kalemine sağlık Aydın Bey: Yakın tarihimizde yaşamış bir kahramanın gurur dolu olduğu kadar, hazin hayat hikayesinden bizleri haberdar ettiğin için. Kaleminizin mürekkebi hiç kurumasın.

Önemli olan yazmak değil

Ömer ÇAKAL
Gazeteci

Sabah erken kalkanın kitap yazdığı ve bir şekilde bastırdığı günlerdeyiz. Hiç birini hor görmüyorum, emeklerini yok saymıyorum ama kişi başına düşen yazar! sayımızdaki artış beni mutlu da etmiyor. Önemli olan yazmak değil yazdığından okuyucunun da keyif alması…

İşte Aydın Abinin (Deliktaş) “Rütbesi Türk” kitabı okuyanın cidden keyif alacağı nadide bir eser olmuş. Üstelik gerçek bir hikayeden esinlenen bu romanı okuyunca sadece keyif almakla kalmıyor, zaman zaman öfkeleniyor, zaman zaman gururlanıyor ama en çok ta hüzünleniyorsunuz.

Gazi Yüzbaşı Seyit Mehmet’in cephede, cephe gerisinde ve emeklilik günlerinde verdiği mücadeleye ortak oluyor, “bu kadar da olmaz” diyerek okumayı bırakıyor ama merakınıza yenilip çok geçmeden yeniden okumaya başlıyorsunuz.

“Kitabın içine girmek, kitabın kahramanıyla bütünleşmek” diye bir şeyin varlığına “Rütbesi Türk”ü okuyunca siz de inanacaksınız.

Köşe yazılarındaki o tarifsiz üslubu daha da zenginleştirerek ilk kitabına ilmek ilmek işleyen Aydın Abiyi kutluyor, ikinci kitabını şimdiden heyecan ve merakla beklediğimi bilmesini istiyorum.

Hüzünlendim

Gazi Ekşi
Gazeteci

Sevgili dostum Aydın Deliktaş’ın kaleme aldığı “Rütbesi Türk” isimli romanını bir gece soluksuz okudum. Zaman zaman hüzünlendim, yapılan haksızlık karşısında öfkelendim.

Sivas kültürünü bu denli açık bir dille anlatılmış olması vallahi beni o günlere götürdü. Romanda yer alan bilgilerin gerçekliği ve tarihi belgeler ile sunulması okullarda öğrencilere kaynak kitap olacağı kanısındayım. Romanın basılması da emeği geçenlere teşekkür ederim.

Bu arada İsmet İnönü’nün gerçek isminin de Mustafa olduğunu bu roman sayesinde öğrendim. Güzel bir çalışma olmuş Deliktaş devamını bekliyoruz sevgilerimle…

Okunmaya değer bir eser

Rukiye TOY
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni

Aydın ağabeyi Sivas Radyo Televizyonun da program yaptığım günlerden tanırım (belki kendisi bilmez 🙂 ) asıl tanışıklığımız ise “İl İnsan Hakları Kurulu”nda görev aldığımız zamana denk gelir.

Gazeteci kimliğinin yanı sıra şehrin ve ülkenin sorunlarını dert edinen, çözümü için çabalayan, fikirleriyle katkıda bulunan Sivas için önemli bir isim Aydın Deliktaş.

“Rütbesi Türk” isimli romanı gözlerim dolarak, içim sızlayarak bir solukta okudum. Özellikle “Sarıkamış” bölümünü okurken duygulanmamak mümkün değil.  

Sivas’ın sokaklarını, adetlerini, komşuluğunu o kadar güzel anlatmış ki, adeta o günlere gidiyorsunuz. O zamanın cefakar ve fedakar Sivas insanına minnet ve şükran duyuyorsunuz.

Sivas’lı Sarıkamış Gazisi Seyit Mehmet Öktem’in gerçek hayat hikayesi, yaşadığı zor günler, katıldığı savaşlar, emekliliğinde uğradığı büyük haksızlık mutlaka okunmalı..

Kitabın bir diğer özelliği o günleri adeta bir tarih kitabı gibi gerçek ve objektif bir şekilde anlatıyor.

“Gazi Seyit Mehmet’e iade-i itibar gibi hissettiğim “Rütbesi Türk” okunmaya değer ..

Emeğinize kaleminize sağlık Sayın Aydın Deliktaş… 🙏

Kaleminizin mürekkebi kurumasın devamı gelsin inşallah… 😊

Rütbesi Yazar

Erdoğan DURSUN
Felsefe grubu öğretmeni

Ercüment Damalı, Rıfat Öçten, Şevki Ecevit, gibi siyasi kimliklerinin yanı sıra entellektüel kişiliklerini ortaya koydukları Hakikat Gazetesinin 1949 yılı arşivinden “42 Yıl Önce Hakikat” diye bir başlığa araştırma yapmamı istediğinde Rahmetli Ahmet Turan Gürel benim için muhteşem bir deneyim olmuştu. Sedat Veyis Örnek, Eflatun Cem Güney, Ahmet Göze gibi yazarları ortaya koydukları düşünceleri, analizleri görmüş FİKRİYATI YÜKSEK SİVAS izlenimi bende yer etmiş “Şimdi yeni yazarlar çıkar mı diye” ah vah etmiştim. O gazeteden çıktı o yazar Aydın DELİKTAŞ.

Rütbesi Türk’ün yazımı sonrasında baskıya girmeden bazı bölümlerini görmüş düşüncelerimi söylemiştim.

Şimdi öyle “Bir solukta okunacak kitap” gibisinden süslü püslü sözler söylemeyeceğim.Kitabı alıp okuduğunuzda şunun farkına varacaksınız; Tarihin tadını almak. Nedir tarihin tadını almak derseniz; ” Tarih kronolojik sıralama değil felsefesini yapmak demektir”. Aydında bunu yapmış. Okuyucuya analiz ve hayal etme fırsatını vermiş. Dramaturjik ögeleri sağlam. Kitabı okurken hayal edin ve filminizin yada oyununuzun yönetmeni olun keyif alın.

Bu kitap O’nun ilk romanı. Aydın Deliktaş ı tanımayanlar için merak edilecek bir kişilik. Bizden sonraki nesilden gelen genç gazeteci arkadaşlarımıza iyi bir örnek. Kendini yıllar içinde yetiştirip bir basın mensubunun muhalif tutumunun aslında kendine muhalif olarak kendini yetiştirmenin örneği olduğunu görmek gerek. Aydın sadece bir gazeteci değil artık bazılarının kendine söylettirdikleri GAZETECİ YAZAR.

Kısacası RÜTBESİ YAZAR hemde Gazeteci Yazar. Okurun çok olsun sevgili arkadaşım.
Bu arada kitabın yayıncısı Doğan YaşarDoğan’ı da tebrik etmeden geçemeyeceğim.

Hayal gücü yüksek okumayı sevenler için kesinlikle öneririm.